بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ ٱلْقَيِّمِ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِىَ يَوْمٌ لَّا مَرَدَّ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۖ يَوْمَئِذٍ يَصَّدَّعُونَ ٤٣

Allahın reddine asla imkân bulunmayan o günü gelmezden evvel, ki o gün (bütün insanlar) bölük bölük ayrılacaklardır, yüzünü haydi o dosdoğru dîne çevir.

– Hasan Basri Çantay

مَن كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُۥۖ وَمَنْ عَمِلَ صَٰلِحًا فَلِأَنفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ ٤٤

Kim küfrederse küfrü kendi aleyhinedir. Kim de iyi bir amel (ve hareket) de bulunursa (cennetdeki konaklarını) kendileri için hazırlamış olurlar.

– Hasan Basri Çantay

لِيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ مِن فَضْلِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلْكَٰفِرِينَ ٤٥

Bunun hikmeti de îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) de bulunanları (Allahın) fazl (ı ilâhîsi) nden mükâfatlandırmasıdır. Çünkü O, kâfirleri hakıykaten sevmez.

– Hasan Basri Çantay

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦٓ أَن يُرْسِلَ ٱلرِّيَاحَ مُبَشِّرَٰتٍ وَلِيُذِيقَكُم مِّن رَّحْمَتِهِۦ وَلِتَجْرِىَ ٱلْفُلْكُ بِأَمْرِهِۦ وَلِتَبْتَغُواْ مِن فَضْلِهِۦ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ٤٦

(Allahın) — rahmetinden size tatdırması, emriyle gemilerin akması, fazlından (nasıyb) aramanız ve şükretmeniz için — rüzgârları müjdeciler olarak göndermesi Onun âyetlerindendir.

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَآءُوهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَٱنتَقَمْنَا مِنَ ٱلَّذِينَ أَجْرَمُواْۖ وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ ٱلْمُؤْمِنِينَ ٤٧

Andolsun ki biz senden evvel kendi kavmlerine (nice) peygamberler göndermişizdir de onlara açık açık bürhanlar getirmişlerdir. Fakat (îman etmedikleri için) biz o günâh işleyenlerden intikaam almışızdır. Mü'minlere yardım etmek ise üstümüzde bir hakdır.

– Hasan Basri Çantay

ٱللَّهُ ٱلَّذِى يُرْسِلُ ٱلرِّيَٰحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُۥ فِى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ يَشَآءُ وَيَجْعَلُهُۥ كِسَفًا فَتَرَى ٱلْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَٰلِهِۦۖ فَإِذَآ أَصَابَ بِهِۦ مَن يَشَآءُ مِنْ عِبَادِهِۦٓ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ ٤٨

Allah Odur ki rüzgârları gönderir de onlar bir bulut kaldırırlar), derken (Allah) bunu gökde nasıl dilerse öylece serer. Onu parça parça da eder. Nihayet görürsün ki aralarından yağmur çıkıb durmakdadır. Artık onu kullarından kimi dilerse onlara nasıyb eder de onlar da hemen sevinirler.

– Hasan Basri Çantay

وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلِ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْهِم مِّن قَبْلِهِۦ لَمُبْلِسِينَ ٤٩

Halbuki onlar bundan evvel üzerlerine (Allahın yağmur) indireceğinden kat'iyyen ümîdlerini kesmişlerdi.

– Hasan Basri Çantay

فَٱنظُرْ إِلَىٰٓ ءَاثَٰرِ رَحْمَتِ ٱللَّهِ كَيْفَ يُحْىِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَآۚ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمُحْىِ ٱلْمَوْتَىٰۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ ٥٠

Şimdi bak Allahın rahmet eserlerine: Arzı, ölümünün ardından, nasıl diriltiyor. Şübhe yok ki O, ölüleri de herhalde (tekrar) dirilticidir. O, her şey'e hakkıyle kaadirdir.

– Hasan Basri Çantay

وَلَئِنْ أَرْسَلْنَا رِيحًا فَرَأَوْهُ مُصْفَرًّا لَّظَلُّواْ مِنۢ بَعْدِهِۦ يَكْفُرُونَ ٥١

Andolsun, biz bir rüzgâr gönderir de Onu (n eserini) sararmış görürlerse ardından muhakkak ki küfraana başlarlar.

– Hasan Basri Çantay

فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ ٱلْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوْاْ مُدْبِرِينَ ٥٢

Bunun için sen — arkalarına dönüb giderlerken — o da'veti ölülere de duyuramazsın, sağırlara da işitdiremezsin.

– Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِ ٱلْعُمْىِ عَن ضَلَٰلَتِهِمْۖ إِن تُسْمِعُ إِلَّا مَن يُؤْمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسْلِمُونَ ٥٣

Sen körleri dahi sapıklıklarından ayırıb doğru yola iletici değilsin. Sen (başkalarına değil) ancak âyetlerimize îman edib de müslüman olanlara, (yalınız) onlara dinletebilirsin.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu